Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Clay, geçirdiği açık kalp ameliyatı sırasında “anestezik farkındalık” adı verilen durumu yaşamaktadır. Yani olup bitenin tamamen farkında olacak şekilde uyanıktır, operasyonu tüm acısıyla hissedebiliyordur ama anestezinin etkisiyle vücudu hiçbir şeye tepki gösteremeyecek şekilde paralize olduğundan, ameliyat ekibinin bundan haberi yoktur. Clay, zihni içinde bir yolculuğa çıkar.
İlk kez yönetmen koltuğuna oturan Joby Haroldun imzasını taşıyan bu gerçeküstü psikolojik gerilim; şimdiden Memento ve Sixth Sense ile karşılaştırılıyor. |
|
|
 |
|
Anestezi üzerine SineKritik'ler:
|
|
Bu sayfada yer alan tüm metinler ve diğer içerik özgündür ve MYNET A.Ş.’ye aittir. Kısmen de olsa hiçbir şekilde basılı veya herhangi diğer bir elektronik ortamda (CD, Internet, vs) izinsiz kullanılamaz. - Kısıtlamalar için tıklayın. |
|
|
 |
|
|
|
 |
fusaria
(24 Mart 2008 Pazartesi, 13:18) |
müthiş bir senaryo..izlediğim en iyi filmlerden biri..koltuğa oturup gözlerimi ayırmadan izledim..karnımdaki kasılma ise hala geçmedi..son zamanlarda böyle iyi kurgulanmış bir film bulmak zordu..türü gerilim olunca daha farklı bir bekliyordum..beklentilerimin çok üzerindeydi.. |
|
[Bu mesaj kurallara uyuyor mu?] |
|
|
|
 |
onurege45
(24 Mart 2008 Pazartesi, 07:53) |
bu filmin İzmirde şehrin en uzak noktalarında ve sadece 2 salonda gösteriliyo olması çok yazık. birbirine yakın birçok salonda neredeyse aynı filmler gösterililirken bu filme birkaç seans bile ayrılmamış. umarım bu hatalarını kısa sürede görürler. |
|
[Bu mesaj kurallara uyuyor mu?] |
|
|
|
 |
ScottUK
(24 Mart 2008 Pazartesi, 00:03) |
Kisa, oz, mesajini cok fazla dolandirmadan soyleyen dusuk butceli ancak bir o kadar da iyi senaryoya sahip bir film "Awake". Orjinal olup olmadigi tartisilir ancak sadece Hayden Christensen ve Lena Olin'in saglam oyunculuklarini gormek icin bile izlenebilir. Bunun yaninda iyi diyaloglar ve suprizimsi bir son (oyle cok dumur degil ancak hali hazirdaki filmlere nazaran iyi bir alternatif)da vadediyor. Jessica Alba'ya gelirsek, evet film kategorisine sisirilmis bir performans daha ekleyebilir, ne de olsa filmin tek negatif noktasi o. |
|
[Bu mesaj kurallara uyuyor mu?] |
|
|
|
 |
sweet_sweet_666
(23 Mart 2008 Pazar, 23:11) |
abartısız şu ana kadar karşılaştığım en yaratıcı senaryo diyebilirm. kimi filmlerde sonu tahmin edilebiliyo ama bu öyle değil izleyiciyi bi kaç kez şaşırtıyo.. neyse daha fazla anlatmayayım.. kesinlikle tavsiye ediyorum 10 üzerinden 50 (: |
|
[Bu mesaj kurallara uyuyor mu?] |
|
|
|
 |
necuzbas
(23 Mart 2008 Pazar, 21:24) |
Herkeze selamalar film i izledim. Güzel bir senaryo ama final bölümü oldukça yetersiz tabi benim yorumum bu. Final sahnesi eksik kalmış eğer 30 dakika daha filme eklense son sahnelerine müthiş bir film olurdu. Awake'yi izlemeden önce konusunu okudum heyacanlandım ama son sahnesi dediğim gibi beni kesmedi. ama izleyin hayat dersi olarak
""Büyüklerin sözünü dinlememiz gerektiğini vurguluyor"" saygılar... |
|
[Bu mesaj kurallara uyuyor mu?] |
|
|
 |
 |
|
|
 |
 |
|
 |
|
Ara, birbirini seven ama aldatan, ölesiye kıran ama bırakamayan dört kişinin hikayesi.
Geçmişleri ve çalkantılı ilişkileri, İstanbul ve dönemedikleri “memleket”leri, itiraf edemedikleri sırları ve mecburi yalanları arasında; alaturka ve alafranga arasında, tam manasıyla “arada” kalmış insanların açık uçlu hikayesi.
Film dört kişinin karmaşık aşk ilişkilerini anlatıyor. Ama hikayenin arasına pek çok farklı görüntü, başka filmlerden, reklam ve dizilerden görüntüler sızıyor. 10 yıllık bir zamana yayılan hikaye, bu görüntülerin arasında, zaman içinde ileri geri gidişlerle anlatılıyor.
Ara, yönetmen Ümit Ünal’in üçüncü filmi. |
Film, 35 seneden daha fazla bir süre önce Londra’da meydana gelen olağandışı gerçek bir olaydan, cesur ve çözülememiş bir soygundan esinlenilmiştir. Bu heyecan dolu gerilim filmi, entrika, skandal ve tehlikenin içiçe geçtiği bir bileşim olup, yapımcıları tarafından “cinayet, seks ve yolsuzluğun inanılmaz söylenmemiş hikayesi” diye tanımlanmaktadır.
Eylül 1971’de, hırsızlar Londra’daki Baker Street’te bulunan bir bankanın kasasına tünel kazarak girdiler ve milyonlarca Sterlin değerinde nakit para ve mücevherin bulunduğu kasaları yağmaladılar. Çalınanların hiçbiri bulunamadı. Kimse tutuklanmadı. Soygun sadece birkaç gün manşetlerde kaldı ve sonra Birleşik Krallık hükümetinin basına "D Uyarısı" yaparak susturmasıyla ortadan kalktı.
Bu film, o kutularda neyin saklı olduğunu ortaya çıkarıyor. Hikaye, kraliyet ailesiyle bağlantıları olan cinayet, yolsuzluk ve seks skandalını kapsıyor. Bu, olaya karışan en masum kişilerin hırsızlar olduğu bir hikaye. |
|
|
 |
İstanbul Üniversitesi’ni kazanan Umut, Antalya’dan gelip kiralık bir ev ve iki ev arkadaşı bulur. Yaşadığı bazı mistik, doğaüstü olaylar arkadaş çevresini ve yaşam tarzını da değiştirir. Karşılaştığı olaylarla başa çıkmanın bir yolu olarak, dini bir hayat tarzını seçen Umut için başlangıçta her şey iyi gitmektedir. Fakat yaşantısı, yalnızca ibadetlerle sınırlı kalmayıp siyasallaşır ve çevresinden uzaklaşır, saldırgan bir kişiliğe bürünür. |
 |
 |
Lise öğrencisi olan Juno, sıkıntı ve meraktan, okuldan arkadaşı Bleeker ile birlikte olmaya karar verir. Ancak hiç olmayacak bir zamanda umulmadık bir şekilde hamile kalır. En yakın arkadaşı Leah ile bu konuya bir çözüm bulmaya karar verirler. Bebeğini dokuz ay boyunca karnında taşıyacak ve onu varlıklı bir aileye verecektir. Juno bu olaylar esnasında oldukça olgunlaştığını hissetmeye başlar.
Roma Film Festivali'nde En İyi Film Ödülünü kazanan film, Independent Spirit Awards 2008 isimli ödüllerde en iyi kadın oyuncu, En İyi Film, En İyi İlk Senaryo, En İyi Yönetmen dallarında ödüle aday gösterildi.
Film 65. Altın Küre Ödülleri'ne de 3 dalda aday oldu. |
 |
 |
 |
Portland’daki kaykaycıların uğrak yeri Paranoid Park’tan (nam-ı diğer Punk Park) adını alan filmde usta yönetmen Gus van Sant, Amerikan liselerini saran şiddet sorununa eğildiği 2003 tarihli sansasyonel filmi “Fil”in ardından bir kez daha ergenlerin dünyasına giriyor. Blake Nelson’un romanından uyarlanan film, ergenlik çağındaki kaykaycı Alex’in bir gece kaza sonucu bir güvenlik görevlisini öldürmesi ve bu konuda ağzını açmamaya karar vermesi üzerine gelişen olayları konu ediniyor. Filmin oyuncularını myspace’te açtığı bir yarışmayla amatör gençler arasından seçen yönetmen, ergenlik çağının buhranlarına çeşitli yönlerden bakmayı ihmal etmiyor.
Bu filminde Wong Kar-Wai’nin de görüntü yönetmenliğini üstlenen Christopher Doyle ile çalışan Van Sant, yine kendine özgü sinema ritmini ve dilini kullanıyor. Ayrıca Doyle’un da filmde kısa bir rolü var. Bu yıl Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin onur konuğu olan yönetmen, festival kapsamında verdiği ustalık sınıfında filmden bölümler göstermişti.
Blake Nelson’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Paranoid Park” 2007 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarıştı ve 60’ıncı Yıldönümü Özel Ödülü’nün sahibi oldu. |
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 9 ziyaretçi (26 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|